Hâfız Kemal Batanay

Hâfız Kemal Batanay
1893-1981

  • “Sanatkâr ecdâdımızın asırlardır zekâ, duygu ve düşünceleriyle işledikleri hat sanatımızın ve millî mûsıkîmizin genç nesillere tanıtılması, öğretilmesi, sevdirilmesi ve yaşatılmasında, hiç taviz vermeden bir ömür tüketen Hâfız Kemal Batanay, kültürde ve sanatta öze dönüş mücadelesinin büyük kahramanları arasında yer alır. Klasik formda söz ve saz eserleri, “Nikriz Mevlevî Âyini” ve “Dügâh Na’t-ı Mevlânâ”sı, dînî bir heyecanla bestelediği Süleyman Çelebi’nin “Mevlid-i Nebevî”si, sayısız ta’lik ve celi ta’lik levhaları yanında yetiştirdiği talebeleriyle Kemal Batanay, klasik sanatlarımızı büyük bir titizlikle yüzyılımıza taşımış nâdir üstâdlardandır…”

Bu satırlar, üstâdın talebelerinden Muhittin Serin’in, hocasının hayâtına ve sanatına dâir hazırladığı güzîde eserin giriş kısmından alınmışdır…

HAYÂTI

6 Şubat 1893’te İstanbul’da Hırka-i Şerîf mahallesinde dünyâya geldi. İlk tahsiline aynı semtteki Ağa Mektebi’nde başlayıp Zeyrek’de Sâliha Sultan Mektebi’nde bitirdi. Orta tahsilini Fâtih Rüşdiyesi ile Vefa İdâdîsi’nde yaptı. İdâdîde iken babasının yanında hıfza çalışarak on dört yaşında hâfız oldu. Bu arada cami derslerine devam etmeye başladı. Zamanın meşhur hocalarından Tevfik Efendi ve Manisalı Mustafa Efendi’den Arapça, Farsça ve dinî ilimler tahsil etti. İdâdînin son sınıfında iken Dârü’l-hilâfeti’l-aliyye Medresesi sahn kısmına da devam etti. Medresenin beşinci sınıfında iken Dârülfünun İlâhiyat Fakültesi’ne girdiyse de I. Dünya Savaşı sebebiyle askere alındığından devam imkânı bulamadı. Bu savaşta İstanbul, Bandırma ve Çanakkale’de üç yıl yedi ay süreyle levazım zâbiti olarak görev yaptı. Savaştan sonra İlâhiyat Fakültesi lağvedilince yüksek tahsilini yarıda bırakmak zorunda kaldı. 1920’de girdiği Şirket-i Hayriyye Tâdât Kalemi’nde altı yıl çalıştıktan sonra İstanbul Ticaret Odası’na geçti. II. Dünya Savaşı sırasında Kilyos’taki Karadeniz Boğazı Muhafızlığı’nda on dokuz ay yedeksubay olarak görev yaptı. Otuz iki yıllık memuriyet hayatından sonra 1958’de Ticaret Odası’ndaki vazifesinden emekliye ayrıldı. 1976’da açılan İstanbul Türk Mûsikisi Devlet Konservatuvarı’na repertuvar hocası olarak tayin edildi. Vefâtına kadar bu görevini sürdürdü. Bu arada 1971-1980 yılları arasında Kubbealtı Mûsıkî Enstitüsü’nde Münir Nureddin Selçuk’la birlikte dersler verdi. 22 Haziran 1981 Pazartesi günü vefat etti. Kabri Feriköy Mezarlığındadır.


MÛSIKÎŞİNÂSLIĞI

Kemal Batanay, ilk mûsıkî bilgilerini daha çok küçük yaşda iken babasından aldı. Daha sonra Kasımpaşa’daki Küçük Piyale Camii İmamı meşhûr Zâkirbaşı Şeyh Cemal Efendi’den meşk etti…Klasik mûsıkîmizin temelini oluşturan meşk usûlünün inceliklerini göstermesi bakımından Hâfız Kemal Batanay’ın Şeyh Cemâl Efendi’den mûsıkî meşkine başlayış hikâyesi pek mânidârdır…Kemal Batanay’ın bu hâtırâsını aşağıdaki bağlantıdan okumanızı tavsiye ederim…

Şeyh Cemâl Efendi’nin Meşki

Dünya Savaşı’nı takip eden yıllarda Galata Mevlevîhânesi Neyzenbaşısı Mehmed Emîn Efendi (Yazıcı), Yenikapı Mevlevîhânesi’nde Zekâîzâde Hâfız Ahmed Efendi (Irsoy) ve Rauf Yektâ Bey gibi mûsıkîşinâslarla tanışdı ve onlardan Mevlevî Âyinleri ve dînî eserler meşk etti. Galata Mevlevîhânesi’nde altı yıl âyinhânlık ve cuma imamlığı yaptı. Hamparsum notasını öğrendi. Mûsıkîde en çok faydalandığını söylediği hocası Rauf Yektâ Bey’in ölümüne kadar (1935) on altı yıl talebesi oldu. Bu arada Ömer Bey’den tanbur öğrenmeye başladı. Bu konuda Refik Fersan ve Kadı Fuad Efendi’den ayrıca istifade etti. Mûsıkîde faydalandığı kişiler arasında Subhi Ezgi, Ahmet Avni Konuk ve Sadeddin Arel bilhassa zikredilmelidir…

Kemal Batanay gerek dînî gerekse lâ-dînî bestelerinde, klasik form ve motifleri ustaca kullanmışdır. Sanatkârların ekseriyetle batıya ve fanteziye rağbet ettikleri o dönemde klasik tavrın canlı kalmasında ve yeni nesillere intikâlinde önemli rol oynamışdır. Başta Süleyman Çelebi’nin “Mevlid”ine yaptığı beste olmak üzere, Nikriz Mevlevî Âyini ve Dügâh Na‘t-ı Mevlânâ gibi pek kıymetli eserler bestelemişdir…Mevlid bestesi, elimizde bulunan yegâne mevlid bestesi olması bakımından ayrı bir kıymet taşımakdadır. Dînî formlarda 11, lâ-dînî formlarda 34 sözlü, 9 saz eseri bestelemişdir…Bestekârlığı ve hattatlığı yanında iyi bir tanbûrî ve hânende idi. İcrâlarında klasik tavra bağlı kalmışdır…

Kemal Batanay, mûsıkî bilgisini ve zevkini, hiç bıkmadan ve usanmadan, mûsıkî âşıklarına karşılıksız vermiş, öğrenmek isteyen hiç kimseyi kapısından geri çevirmemişdir. Kemal Batanay’ın emek verip yetiştirdiği sayısız talebeleri arasında Necmi Rıza Ahıskan, Arif Sami Toker, Sadi Hoşses, Mefharet Yıldırım, Ercüment Batanay ve Feriha Tunceli önde gelenlerdir..

Kemal Batanay'ın ta'lik hattı ile Yahyâ Kemal'in Eski Mûsıkî Şiirnden bir beyt Çok insan anlayamaz eski mûsıkîmizden Ve ondan anlamayan birşey anlamaz bizden

Kemal Batanay’ın ta’lik hattı ile Yahyâ Kemal’in Eski Mûsıkî Şiirnden bir beyt

Çok insan anlayamaz eski mûsıkîmizden
Ve ondan anlamayan birşey anlamaz bizden

HATTATLIĞI

Özellikle ta‘lik hattında şöhrete ulaşan Kemal Batanay’ın bu yazıdaki ilk hocası Bâb-ı Fetvâ’da Hasan Hüsnü Efendi’dir. Onun vefatından sonra Sultan Selim Camii müezzini hattat Mehmed Hulûsi Efendi’den ders görerek 1918’de icâzetnâmesini aldı. Sülüs, nesih ve rik‘a yazılarını da Erkân-ı Harbiyye Matbaası baş hattatı Sofu Mehmed Efendi’den öğrendi. Bugün çeşitli müzelerde ve özel koleksiyonlarda ta‘lik kıtaları, celî-ta‘lik beyit, âyet ve hadis levhaları bulunmaktadır. Hammâmîzâde İhsan Bey’in Ömer Hayyâm Rubâileri (İstanbul 1966) ve Yahya Kemal Beyatlı’nın Hayyam Rubâîlerini Türkçe Söyleyiş (İstanbul 1963) adlı eserlerinde tercüme edilen kıtaların Farsça metinleri de ta‘lik hattı ile Kemal Batanay tarafından yazılmıştır…

Bu yazının hazırlanmasında en çok Muhittin Serin’in aşağıda kapağı görülen kitabı yine aynı yazarın TDVİA’ndeki makâlesinden faydalanılmışdır…

NağmeiAşk